190’dan fazla ülkeden 220 milyondan fazla insanın kilo ve boy ölçümlerinin analizi, 1990 ve 2022 yılları arasında vücut kitle endeksinin (VKİ) dünya genelinde nasıl değiştiğini gösterdi.
Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ile NCD Risk Faktörü İşbirliği tarafından yapılan çalışmaya yaklaşık bin 500 araştırmacı katkıda bulundu. Lancet dergisinde yayınlanan çalışma, bu süre zarfında obezite oranlarının çocuklar arasında dört kat, yetişkinler arasında ise iki kat arttığını ortaya koydu.
Dünya genelinde kız çocukları için obezite oranının 1990 yılında dünya nüfusunun %1,7’si iken 2022 yılında %6,9’a yükseldiği, erkek çocuklarda ise bu artışın aynı dönemde %2,1’den %9,3’e yükseldiği kaydedildi.
Aynı dönemde dünya genelinde obezite oranları kadınlarda %8,8’den %18,5’e, erkeklerde ise %4,8’den %14’e yükselmiştir. Aynı zamanda, düşük kilolu insanların oranı hem çocuklar hem de yetişkinler için düşmüştür; bu da obezitenin dünya çapında birçok ülkede yetersiz beslenmenin en yaygın şekli olduğu anlamına gelmektedir.
Dünyada düşük kilolu çocuk ve ergenlerin oranı kızlarda yaklaşık beşte bir, erkeklerde ise üçte birden fazla azalırken, düşük kilolu olmaktan etkilenen yetişkinlerin oranı aynı dönemde yarıdan fazla azalmıştır.
Toplamda 880 milyon yetişkin ve 159 milyon çocuk 2022 yılında obezite ile yaşamaktaydı. Tonga, Amerikan Samoası ve Nauru yüzde 60’ın üzerinde obezite oranıyla en yüksek obezite oranına sahip ülkeler olarak önümüze çıkıyor.
Araştırmanın kıdemli yazarı Prof Majid Ezzati, 1990 yılında dünyanın büyük bir bölümünde yetişkinler arasında görülen obezite salgınının şimdi okul çağındaki çocuklar ve ergenlerde de görülmesinin “çok endişe verici” olduğunu söyledi.
Ezzati, “Aynı zamanda, özellikle dünyanın en yoksul bölgelerinde, yüz milyonlarca kişi hala yetersiz beslenmeden etkilenmektedir. Yetersiz beslenmenin her iki türüyle de başarılı bir şekilde mücadele edebilmek için sağlıklı ve besleyici gıdaların bulunabilirliğini ve satın alınabilirliğini önemli ölçüde arttırmamız hayati önem taşımaktadır” dedi.
DSÖ Genel Direktörü Tedros Adhanom ise “Obezitenin önlenmesine yönelik küresel hedeflere ulaşma yolunda ilerlemek için, DSÖ ve ulusal halk sağlığı kurumlarının kanıta dayalı politikalarıyla desteklenen hükümetlerin ve toplumların çalışması gerekecektir. Daha da önemlisi, ürünlerinin sağlık üzerindeki etkileri konusunda hesap verebilir olması gereken özel sektörün işbirliğini gerektirmektedir” ifadelerini kullandı.